Özgürlük Üzerine

Özgürlük denilen kavram bizim onu ne olarak gördüğümüzdür aslında. Özgürlüğün istediğin hareketi istediğin yerde yapmak mıdır? İstediğin her şeyi alabilmek mi? İstediğin gibi giyinebilmek, istediğin şekilde konuşabilmek mi? Düşünce özgürlüğümü yoksa istediğin ideolojiyi savunabilmek ona sahip olabilmek mi, acaba inanç özgürlüğümü nedir bu özgürlük denilen şey. 
Özgürlüğün kendisini anlamakta zor, elde etmesi zor ama kaybetmedi kolay olan bir ihtiyaç. Günümüzde gördüğümüz şey şu, isteyen istediğini istediği yerde giyebiliyor, istediğini konuşabiliyor. Yetmiyor ben buna buna düşmanım diyerek dağa çıkıp düşmanlık ediyor. Şimdi istediğine sövebilmek mi özgürlük istediğini alabilmek mi?

Şöyle bir ülke hayal edin gözleriniz önünde, size harika hayat şartları sunuyorum. Ekonomik olarak harika bir özgürlüğünüz olacak, ev, araba, kıyafet en güzeli en kalitelisini giyebilecek, alabileceksin. Ama bir kaç şartı var bunları sizlere sunarken. Belirli yerlerde belirli kurallara uygun giyilecek, benim ideolojim hariç başka hiç bir ideolojik siyasi akım veya düşünceye dair kelime edilmeyecek. Benim inanacaksınız dediğim dine inanacaksınız. Yani tüm değerlerini kendisinin oluşturduğu bir sistem içerisinde doğumunuzdan ölümünüze kadar refah ve yüksek hayat standartları içerisinde yaşayacak ve öleceksiniz. Eğer bunu okurken evet olur diyorsanız sizin tek özgürlüğünüz para, hayır olmaz diyorsanız bir amaç uğruna yaşamak istediğinizi anlayabiliriz. 

Ancak problem şu senin özgürlük olarak söylemek istediğin düşünce zaten bir başkasının özgürlüğünü kısıtlamak üzerine geliyor. Bunu en basitinden ekonomik özgürlük olarak açıklayabiliriz. Biz fabrika sahibinin en büyük parasının gittiği kısımlardan birisi işçi maaşlarıdır. Ne kadar az maaş verirse bu onun karınadır. Yani kendi özgürlüğünü arttırması bir başkasının hatta başkalarının özgürlüğünü kısıtlamakta. Şimdi düşünce özgürlüğü açısından bakalım. 
Mesela faşist düşünce içerisinde belki farklı ırkların konuşmasına ve hatta yaşamasına dair müsamaha gösterilemez. Bir komünist düşünelim, herkesin patates yemesi gerektiği özgürlüğüne inanırken biraz önce bahsettiğim fabrika sahibinin o paraları kazanmasına karşıdır. Peki bir komünist kendi ekonomik, sosyal ve siyasal düzenini sağlama özgürlüğünü elde etmek adına başka düşüncelerin özgürlüğünü öyle veya böyle kısıtlayacaktır. Çünkü özgürlük kisvesi altında yapılan propagandalar, elde edilmek istenen haklar hep farklı bir özgürlüğü kısıtlamak adına olacaktır. Yani aslına baktığımızda düşünce özgürlüğü dediğimiz şey bir boşluktan öte değildir kanımca. Zira eyleme geçmeyen düşünce suç olmasa da düşünce denilen şey eylemi gerçekleştirebilmek adına vardır.



Şimdi buna birde inanç özgürlüğü açısından bakalım. İslam dini  kafirlere karşı cihat ilan edilmesini mensuplarından ister, keza Musevi ve Hristiyanlıkt'a durum çok farklı değildir.  Tarihin en büyük İslam devleti olan Osmanlı İmparatorluğunda bu inanç özgürlüğünü elde etmek için farklı din mensuplarının ödediği ilave vergiler ve haraçlar vardır. Aynı şekilde diğer devletlerde de benzer şeyler tarih boyunca görülmüştür. Şimdi günümüzle ne alakası var derseniz eğer bir önceki paragrafı okuyarak bugünden çok uzağa değil sadece 80 yıl kadar öncesine giderek düşünce özgürlüğünün sonuçlarını görebiliriz. Veya günümüz en büyük kapitalist devleti ABD'nin kendi çıkarlarına uymayan siyasi politikaları nasıl cezalandırdığını görebildiğimiz bir özgürlük var. Yani aslında yok. Ortak olması gereken bir özgürlükte olamaz zaten, her milletin ve ülkenin özgürlükleri farklıdır. Kendi özgürlüğünü başkasına dayatmakta özgürlük değildir. Beyin yıkamaları, uyandırmak olarak algılatmakta özgürlük değildir. Zira senin esaret dediğin belki onun için en büyük hürriyettir bilemezsin. Şu her zaman açıktır ki özgürlük için sömürü şarttır. Zira bugün Avrupa'ya baktığımızda coğrafi keşifler sonrası gerçekleşen ve devam eden Afrika sömürgesi sonrası sözde özgürleşen Avrupa ülkeleri bugün Afrika'ya bu özgürlüğü ne kadar vermiştir ne kadar verebilmiştir soru işaretleri ile doludur. Eğer dünyanın bir ucunun gırtlağı tıka basa doyuyor diğer ucu ise bir yudum suya muhtaç ise belki de bugün konuşmamız gereken şey düşünce özgürlüklerinden ziyade ekonomik özgürlükleridir. En başından beri söylediğim gibi birinin özgürlüğü için bir çok kişinin esareti gerekmektedir. Tarih boyunca tüm dünyanın ortak olarak özgürleşmemesi gerçekleşmediği gibi sözde yaşamakta olduğumuz modern çağda da gerçekleşmemiş ve eminim ki dünyanın son gününe kadar yaşanmayacaktır. 

Madem her insan özgür olmak istiyor sırasıyla her birine sormak gerekir 'sen ne istiyorsun' diye. kaç kişi aynı cevabı verecektir? Kaç kişi sahip olması gerektiğine inandığı şeyin bir başkasının sahip olması gerektiğini anlatacaktır? Bu gün sokağa çıktığımızda kaç tane insan şeriat kaç tane insan laikliğin kabul görmesi gerektiğini söyleyecektir. Kaç kişi kendisi zengin olmak isterken diğerlerinin de olması gerektiğini iletecektir. Kim kendisi patron olmak isterken diğerinin sokak temizlemesi gerektiğini söyleyebilecek? Böyle bir dünya işleyebilir mi, varlığını sürdürebilir mi? Madem hepimiz özgür olmak istiyoruz hem de her açıdan bunu nasıl gerçekleştirebiliriz mantıklı bir fikri olan var mı? 

Her birimizin aynı anda et yiyebilmesi, ev, araba alabilmesi hayata geçirilebilir mi? Bir faşiste veya komüniste aynı anda düşünce özgürlüğü vermek gerçekleşebilir mi? Hepimiz ayrı şeylere inanıyorken aynı şekilde yaşamak istemek özgürlük mü? İdeolojik akımların özgürleşmesi hayata neler getiriyor bunları daha önce görmedik mi? Her insana aynı düşünce özgürlüğünü vermek ne tür sonuçlar getirir bilmiyor muyuz? Kendi ülkemizden buna bakmak istersen haydi bütün sözde kürdistancılara ülkeyi bölme isteklerini düşünebileceklerini söyleyelim sonuç nereye varacaktır? Bütün radikal milliyetçilere özgürlük verelim kendinden olmayanı kesmek istemeyecek mi veya tam tersi milliyetçileri yok etmek istemeyecek mi? 

Yaşama özgürlüğü diyoruz ama hangi yaşama özgürlüğü, eğitim özgürlüğü diyoruz hangi eğitim? Başındaki hükümetin ideolojisin yansıtan eğitimi alan çocuk mu eğitim özgürlüğüne sahip yoksa bu hükümetin idaresi altında yaşayan kişi mi yaşama özgürlüğüne sahip? Beş - altı yılda bir değişen ideolojilerin yönettiği insanlar hangi özgürlüğe sahip olabilir? Nedir bu hürriyet merakı dostlar.
Düşmanı yurttan atmak mıdır özgürlük, onun idaresi altında 'yaşamak' mı? Günde 12 saat it gibi çalışmak mıdır özgürlük, acaba bugün iş olacak mı diyen patron olabilmek mi özgürlük?
Şükür bu akşam evde yiyecek lokmam var diyebilmek midir özgürlük, alnını secdeye koyabilmek mi özgürlük? 


Hangi özgürlükten bahsediyoruz sevgili okuyucu, sahip olduğumuza inandığımız ama asla sahip olmayacağımız ve dünya düzeninde teknoloji ve bilimin en uç noktaya gitse dahi değişmeyecek olan özgürlüğünden bahsediyoruz. Sanıyorum ki bize öğretilen daha doğrusu ezberletilen kelimelerden ibarettir Hürriyet adı verilen yalan.

Özgür değiliz olamayız da!





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Uyuyamamak Üzerine

Kalp Kırıklığı Üzerine