Kayıtlar

Düşünmek Üzerine

Kafanın içini durduramadığımız bazı anlar, zamanlar vardır. Her an her saniye akıldan çıkmayan ihtimaller, hayaller. Bin çeşit belki yaşanma ihtimali dahi olmayan birer senaryodan ibarettir. Bilsen de gerçek dışı olduklarını çıkamazsın içinden. Uykudan göz altların simsiyah dahi olsa, yorgunluktan elini kaldıracak halin bile olmasa kaçamazssın. Kafaya takmışsındır istemeden bir şeyleri, keşke gamsızın teki olsam der durursun. Neden böyle oldunun bin çeşidi döner aklında, kemire kemire devam eder bu düşünceler. İşin kötü yanı bu kemirişin bir sonu yoktur, sen kendini yiyip bitirmeyeceksen eğer o düşünceler çıkmaz senden.  Gözler bomboş belki tavana belki etrafa dalmış halde anlamadan saatler geçirirsin. Geçmişte yaşananların hikayesidir daha çok bunlar. Tekrar tekrar bir filmmişçesine her seferinde farklı senaryolar ile kurulur perde. Genelde anlatılamayanlardır bunlar. Baktığın her yerde o düşünceleri görürsün, o anki sesleri duyarsın, ne hissettiysen tekrar tekrar hissedersin. Özlersi

Yorgunluk Üzerine

Bazen adım bile atmak istemez insan, aslında istemediğinden değil mecalinin kalmayışındandır. Geçmişte atılan adımların pişmanlığının eseridir bunlar. Bir sıkıntı vardır insanın içinde atmak isteyip atmadığı bir türlü çıkmak bilmeyen sıkıntı. Belki kaçmak belki uzaklaşmak isteğiyle yanar tutuşursun hani. İçini öfke ve nefret kaplar her şeye karşı ama kendinedir aslında bu hisler. Çözmek isteyip çözemediğin sorunlar olur hani, kendi başına yoluu bulamayacağın zamanlardan birindesindir. Bir el istersin omzumda yaslanabileceğin bir dağ. Tek başına atmak istersin derdi tasayı, yapamayacağını bilmene rağmen. Göstermezsin, anlatmazsın, yaralı bir ceylan gibi seke seke yaşamaya çalışırsın bir süre tedavi olmadan yapamayacağını bildiğin halde. Kimi zaman gelir ki tedaviyide kabul etmek istersin ancak tedavi ya yanlış yapılır ya da tedaviyi yapacak kimseyi bulamazsın.  Birde yarım kalan tedaviler vardır, aniden doktorun kaybolduğu tam iyileşme belirtisi gösterirken hastalığın daha sarsıcı bir b

Belirsizlik Üzerine

Beklentileri oldurmaya çalışırken insanı bir girdap gibi içine çeken durum olarak yorumlamak mümkündür. İnsan anlamsız bir kargaşa içine sürüklenirken, duygu durumunda yaşanan gelgitler cabası olarak kalacaktır. Ne yapman nasıl davranmam gerektiğini bilememek, yol gösterecek birisini bulamamak adeta karanlık bir kuyunun içine atılmış hissiyatı doğuverir kafanın içinde. Acaba yapsam olur mu, denemeli miyim, bu adımı atmalı mıyımlarla dolu zincir halklarının seni sarıp sarmalaması hali.  Sabah uyanırken, gece yatarken, ağzında lokmanı çiğnerken aklından geçen, acaba ne olacak, ne yapılmalı yankılarıyla dolu günler.  Belki bir iş başvurusu sonrası, belki bir sonav sonucunu beklerken çokça yaşarız bunu. Kimi bu dönemi rezilce geçirirken kimi umursamaz. Belkide belirsizliğin içinden kendini çıkartıp atmak adına yapılabilecek en önemli şey budur umursamamak. Ama kendi eliyle düşüncelerini engelleyebilir mi insanoğlu?  Hele o belirsizlik döneminin sebebi olan beklenti boşa çıkarsa kendini yen

Kalp Kırıklığı Üzerine

Açılmayan hatta açılması mümkün olmayan kapıları çalıp dururuz bazen. Çilingir çağırır açtırmaya çalışırızda açılmaz o kapılar çoğu zaman. İsteriz, sadece isteriz. Hayal ettiğimiz o şeyin gerçekleşmesi adına didinir dururuz. Düşünmekten kafanın içi patlayacak hale gelir hani bazı zaman da yinede durduramazsın düşünmeyi. Sebep çoktur o kafayı patlayacak hale getirmede ama  bütün sebeplerin arasında en karmaşık en insanı döken, yer yer içini kavuran yer yer  kör kuyuların en dibine atan ancak kör kuyudan çıkılmasına müsade etmeyen tek bir kırgınlık vardır. Dert tasa ne olursa olsun sonucun bağlandığı o odak nokta... Üzüntünün asıl sebebi, gam içinde bulunmaya sebebiyet veren, ruhunu delik delik etmiş, pür pak içindeki masumiyetini belki bir isyan belki bir yakarışın ile yok etmiş olan o dert. Önceleri sorunun sende olduğunu düşündürten zaman geçtikçe asıl problemin senin saflığından ve iyiliğinden kaynaklandığını anlamak ile daha çok kendine yüklenmene sebep olan bir kırgınlık.  Seni sen

Yalan Dostluklar Üzerine

Bazen dost bilip derdini tasanı anlattığın insanlar çıkar karşımıza, ne olursa olsun yanında olacağını sandığın belki ölene kadar beraber yol arkadaşlığı yapacakmışsın gibi gelir. Hiç girmesede olurdu hayatına ancak girmiştir bir kere ve aradaki bağ kuvvetli olmak zorundadır çünkü ortak noktalar çoktur. Belki aynı işyerinde çalışırsundur belki aynı okulda aynı hocaya küfür ediyorsundur. Ama bu dostluğun gerçeği ancak o ortak nokta ortadan kaybolduktan sonra ortaya çıkacaktır. İyi niyetle yaklaştığın, en kötü anında yanında olduğun kişi veya kişiler bir anda ortadan kaybolacaktır. Adeta seni kullanacaklar ve sonrasında haklılarmış gibi davranacaklar. Aslında haklıda sayılmalılar çünkü vefakarlığın, iyi niyetin ve gerçekten insan gibi davranma içgüdünü ortaya koyarak kendine zarar vermiş olacaksın. Gaddarlığını sadece kendine uyguladığın için hatalısın.  Ölsen haberdar ile olmayacak insanların yalan dostluğuna kanarak kendine büyük bir zarar vermiş olacaksın. Ancak o insanlarıda anlamak

Sabır Üzerine

Niye bekler bir insan, neden oldurmak adına uğraşların içine girer? Beklemek mi çaredir oldurulması istenen şey için, yoksa oldurmak adına çalışmak mı? Nedir bu sebepler silsilesi. Beklentilerimizin gayesi ve uğruna bu kadar uğraştığımız şeyin amacı ne olabilir sanki. Başı, ortası ve sonu net olarak belli olan bu hikayemiz, geçmişte ve gelecekte yaşanacaklardan zerre kadar farksız olan bu hayatta neden olabilecek şeyler için sabır ederiz. Tespih taneleri kadar da beklesen, gökyüzünü geceleri parıltıları ile donatan yıldızlar kadar da beklesen ne değişecek? En fazla senden öncekiler kadar zengin olursun, en kötü senden önce ve sonra yaşamaış yaşayacak olanlar kadar fakir.  Bu sabrının sebebi nedir güzel dostum, Allaha yaklaşma gayesi mi, sevdiğine kavuşma umudumu, hayallerini yaşadığın o güzel zamanların ne zaman geleceği beklentisi mi? Sabır etmekten daha öte bir şey var mı bu yalan diyarda? Bir hastanın kendine can suyu olacak organın naklini beklemesi, bir annenin askerdeki oğlunu ha

Adalet Adaletsizlik midir?

Adalet öyle bir kavramdır ki insandan insana değişebilir, kişinin sosyo ekonomik statüsüne göre dahi farklılaşabilir. Kimi zaman zenginlik kimi zaman hukuk, kimi zaman ırk adaletin bir parçası haline gelebilir. Buraya Tanrı'nın adaletini de dahil etmek gerekir. Kimini zengin, kimini farklı renkte kimini engelli, kimini sağlıklı olarak yaratan o dur. Peki soru ve merak konusu olan şudur; Bu adalet adalet midir? Varsayalım ki inancımıza göre Allah'ın rızkı ve sağlığı herkese farklı dağıtmış olması onların imtihanı ve nasibidir, peki insanların yasalara göre düzenlemiş olduğu adalet adalet midir? İnsa kendi başına adaletlimidir ki kendi koyduğu kanunlar adaletli olsun. Herkesin kusurlu olduğu bu dünyada adaleti sağlamak mümkün değildir. Herkesin adaletli olmadığı bir dünya da adalet adaletsizlik olmaz mı?  Maddiyatın satın alabildiği bir ortamda adalet nasıl insanlar tarafından sağlanabilir. Dikkat çekmekte fayda görüyorum, insanların ortaya koyduğu adaletten bahsediyorum. Zira Al